Sibel Özdemir: Bu Deprem, Kurumların Kurumsallaşmasını, Hareketsizleşmesini, Deregülasyonunu ve Boşalmasını Kelimenin Tam Anlamıyla Ortaya Koydu
CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, “Bu deprem, kurumların kurumsuzlaşmasını, tasfiyesini, deregülasyonunu ve içinin boşaltılmasını tam anlamıyla ortaya koymuştur. Biz hep Merkez Bankası ve TÜİK’in tahliyesinden bahsederken, ne yazık ki kritik ve hassas kurumlarımız, örneğin; Bu afetle birlikte AFAD ve Kızılay’ın içi boşaltıldı, “Gördük ki işlevsizmiş, hazırlıksızmış, boşmuş gördük. Yani bu şok, tüm bunların maliyetini çok acı bir şekilde ortaya çıkardı. Vatandaşlarımıza ve ülkemize ağır bedeller ödenmiştir” dedi.
Devlete olan bazı borçların yeniden yapılandırılmasını içeren kanun teklifi dün TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Teklif müzakereleri sırasında Genel Kurul’da söz alan CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir şunları söyledi:
“HÜKÜMETİN AF POLİTİKASI VERGİ ÖDEME BİLİNCİNİ ZARARLAYARAK KAMUOYU AÇISINDAN GÜVENSİZLİK YARATMAKTADIR”
“Geçen yasama yılında TBMM gündemine getirilen birçok yasa tasarısı maalesef bu siyasi iktidarın yanlış, öngörülemez politikaları, ekonomi Vatandaşlarımız uyguladıkları politikalar sonucunda bu konuların üstünü örtmeye ve ertelemeye yöneldikleri veya kesintili oldukları için refahlarını kaybetmekte, satın alma güçlerinde azalma yaşamakta ve ödeme güçlüğü çekmektedir. Düşen milli gelirimiz, artan gelir eşitsizliği, bozulan gelir dağılımı ve özellikle Türk lirasındaki değer kaybı karşısında bunların hiçbirine çözüm üretemeyen hükümet vergi yoluyla bu sorunları kalıcı olarak çözümleyecek adımlar atamaz. kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması yoluyla aflar. Aslında bu, döviz korumalı mevduat hesabı olan vatandaşa ciddi bir yük bindirirken, kamu yükü ve kamu borcuyla karşı karşıya kalırken seçim öncesi kaynak yaratmaya çalışan bir yasa tasarısıdır. Öte yandan, bu af kanunları, vergisini zamanında ödeyen vatandaşlarda adaletsizlik duygusu yaratarak, affın yeniden gündeme geleceğine dair bir algı oluşturuyor. Aslında vergi verme bilincini zedeliyor ve aynı zamanda halkta bir güvensizlik sarmalı yaratıyor. Tabii ödemekte zorlanmak; Vergisini, kirasını, borcunu, faturasını ödemeyen vatandaşlarımız için bir düzenlemeye ihtiyaç var çünkü burada yapısal bir sorun var, önemli bir ekonomik sorun var.
“11 İLİ ETKİLEYEN DEPREM, BÜYÜK EKONOMİK SORUNLAR”
Depremlerden sonra çok önemli boyutlara ulaşan tüm vatandaşlarımızın ekonomik sorunlarını analiz etmek elbette ki temel önceliğimiz olmalıdır. Bunları analiz etmedikçe ekonomimiz daha istikrarsız, daha öngörülemez bir yapıya doğru evriliyor. Nitekim 6 Şubat’ta hepimizi boğan depremin ardından ekonomimizin geçmişine baktığımızda aslında önemli ekonomik sorunlar vardı. Yüksek enflasyon, satın alma gücünün düşmesi, yoksulluk, refah kaybı, işsizlik başlıca sorunlardı. Şimdi depremle birlikte maalesef o afetin afete dönüşmesiyle vatandaşlarımız bu sorunlarla ilgili daha önemli çabalar sarf etmek zorunda kaldı. Enflasyondu, açlığın sonuydu, yoksulluğun sonuydu; aslında bunlar çok önemli sorun alanları olarak aşikardı. 11 ilimizi doğrudan etkileyen bu deprem felaketi ile vatandaşlarımız için bu sıkıntılar daha da derinleşmiştir.
“DEPREM DELİLİ KURUMSUZLUK, KURUMLAR BOŞALTILDI”
Baktığımız zaman bu sarsıntı burada da ortaya çıkmış; Bu sarsıntı, kurumların kurumsallaşmasını, istihdamdan uzaklaşmasını, kuralsızlaşmasını ve kurumların boşaltılmasını ortaya çıkardı. Hep Merkez Bankası ve TÜİK’in tahliyesinden bahsederken, AFAD, Kızılay gibi kritik ve hassas kurumlarımızın ne yazık ki işlevsiz olduğunu gördük, hazırlıksız olduklarını gördük, içlerinin boşaltıldığını gördük. Yani bu şokla onların tüm maliyeti çok acı bir şekilde ortaya çıktı. Vatandaşlarımıza ve ülkemize ağır bedeller ödenmiştir. AFAD’ın koordinasyon eksikliği, plansızlık, hazırlıksızlık, gittiğimiz bölgelerde şahit olduklarımız, bölge temsilcilerinin burada bize anlattıkları maalesef tüm kurumlarımızın bu durumda enkaz altında kaldığını ortaya koydu.
“ÖĞRENCİLER YETKİLİ BİLEŞİMİ ÇERÇEVESİNDE ÜNİVERSİTELERİNDEN İHRAÇ EDİLMİŞTİR”
Bir akademisyen olarak YÖK’ün durumundan bahsetmek istiyorum. Hakikaten bir yetki karmaşası var. Üniversite öğrencilerimiz üniversitelerinden atıldılar. Yurtların kapasitesi şu anda boşken, öğrenciler; YÖK, Milli Eğitim Bakanı ve Cumhurbaşkanı yetki karmaşası içinde üniversitelerinden ihraç edildi. Bunu tekrar gündeminize getirmek istiyorum.
“33 GÜN OLDU, HALA ÇADIR, HİJYEN, TEMİZ SU, SAĞLIKLI BESLENME SORUNLARI VAR”
Ama daha acısı hem deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın hem de başka illere göç eden vatandaşlarımızın çok önemli sorunları var. Burada sarsıntı bölgesindeki sorunları hepimiz biliyoruz. Bölgedeki milletvekillerimiz bunu çok ısrarla söyledik. 33 gün oldu hala çadırlarda maalesef hijyen, saf su, sağlıklı beslenme ihtiyacı; Bunlar çok önemli sorunlar olarak görülüyor. Özellikle kadınlar ve çocuklar için önemli konuların olduğunu da belirtmek isterim.
“KAMPANYADAN TOPLANAN YARDIMLAR DEPREM MAĞDURLARINA ULAŞMIYOR”
Ama bir de şu var; farklı illere göç eden vatandaşlarımızın sorunları. Kamu kurumları hala bu vatandaşların sorunlarıyla ilgilenmiyor. Bir kampanya ile yardım yapıldı ama ne kira tabanları ne de diğer takviyeler bu vatandaşlara ulaşmadı. Resmi bir kayıt yok; Vatandaşlar cahil, belirsizlik ve çaresizlik içinde. İstanbul’a geldiğimizde vatandaşların kiralık konut, barınma ve çalışma talepleri halen önemli ölçüde karşılanamadı. Aradan 33 gün geçmesine rağmen bu durum ya deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın ve göç eden vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarının karşılanmadığını gösteriyor ya da kurumsal bir koordinasyon eksikliği var. Buradaki vatandaşlar belli ki; Depremzedeler kimlerdir? Kamu kurumları burada ama maalesef bu alakayı ve bağlantıyı sağlayacak bir idari yapı yok.”